Diyabet (tam ismiyle “diyabetes mellitus”), pankreas adlı organımızdan yeterli miktarda insülin salgılanamaması, ya da salgılandığı halde vücudumuzda gerekli etkiyi gösterememesi sonucu, kan şekerinin yükselmesiyle kendini gösteren kronik bir hastalıktır.
Kaç Tip Diyabet Vardır?
Genel olarak iki tip şeker hastalığı vardır:
-Tip 1 diyabet
-Tip 2 diyabet
Tip 1 diyabet genellikle çocukluk çağında ortaya çıkar ve mutlaka insülin ile tedavi edilmesi gerekir. Zaten bir adı da “insüline bağımlı diyabet”tir.
Tip 2 diyabet ise daha ziyade orta yaşlarda yani 30-40'lı yaşlarda ortaya çıkar. Tedavisinde hem ağız yoluyla alınan ilaçlar hem de insülin kullanılabilir.
Bu iki ana sınıfın dışında bir de “gestasyonel diyabet” dediğimiz gebelik sırasında ortaya çıkan şeker hastalığı vardır. Bu kişiler önceden şeker hastası değildirler, gebelik sırasında hastalık ortaya çıkar. İlaç tedavisi gerekecek olursa insülin kullanılır (ağız yoluyla alınan ilaçlar kullanılmaz) ve hastalık genellikle doğumla birlikte ortadan kaybolur.
Şeker hastalığının sıklığı toplumda yaklaşık % 9-10 civarındadır ve bu oran maalesef giderek artmaktadır.
Şeker hastalarının büyük çoğunluğu tip 2 diyabet olduğu için burada özellikle tip 2 diyabet üzerinde duracağız.
Kimler Risk Altındadır?
Ailesinde (anne, baba, kardeşler, amca, dayı, hala, teyze) şeker hastalığı olanlar, fazla kilolu kişiler, hamileliğinde şeker hastası olanlar ve 4 kilonun üzerinde bebek dünyaya getirmiş bayanlar diyabet açısından risk altındadırlar. Hiçbir risk faktörü olmayan, ailesinde hiç kimsede şeker hastalığı bulunmayan kişiler de 40 yaşından sonra en az yılda bir kez kan şekerlerini ölçtürmelidirler.
Hastalığın Belirtileri Nelerdir?
Klasik 3 P (Polifaji: çok yemek yeme; Polidipsi: çok su içme; Poliüri: çok idrara çıkma) belirtisinin yanında, ellerde ayaklarda yanma, kilo kaybı, ağız kuruluğu gibi şikâyetler de şeker hastalığının habercisi olabilir.
Nasıl Tanı Konur?
Bir kişide en az 8 saatlik açlık sonrasında yapılan ölçümde kan şekeri 126 ve üzerinde veya tok karnına yapılan ölçümde 200 ve üzerinde bulunmuşsa o kişiye diyabet tanısı konur. Şüphede kalınan vakalarda gerekirse şeker yükleme testi yapılabilir. Şeker yükleme testinde, 75 gram şekerli su içirildikten 2 saat sonra yapılan ölçümde kan şekeri 200 ve üzerinde bulunmuşsa o kişi de şeker hastasıdır.
Nasıl Tedavi Edilir?
Tedaviye öncelikle diyet ve egzersizle yoluyla, kilosu fazla olan hastaları normal kiloya getirmeye çalışarak başlanmalıdır. Diyet ve egzersiz, daha doğrusu “yaşam biçimi değişiklikleri”, şeker hastalığı hangi aşamada olursa olsun tedavinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu tedbirlerle yeterli kan şekeri kontrolü sağlanamayan hastalarda, ağız yoluyla alınan ilaçlarla veya insülinle ilaç tedavisine başlanır.
İnsülin Zararlı mıdır?
Ağızdan alınan ilaçlarla yeterli kan şekeri kontrolü sağlanamadığında insülin tedavisine geçiş geciktirilmemelidir. Bu tedavi sanıldığı kadar zor değildir. Eskiden kullanılan insülinler çeşitli hayvanlardan elde ediliyordu ve insan insülininden bazı farklılıkları vardı. Bugün kullandığımız insülinler ise, ileri teknoloji ile üretilmiş, insan insülini ile birebir aynı ilaçlardır. Uygulanması da normal enjektörlerle değil, özel insülin kalemleri vasıtasıyla kolayca yapılmaktadır.
Hastalığın takibinde sadece açlık kan şekeri ölçümü yeterli değildir. Belirli aralıklarla tokluk kan şekeri ve Hemoglobin A1c dediğimiz, son 2-3 aylık ortalama kan şekeri düzeyini gösteren tetkiklerin de yapılması gerekir. Ayrıca tansiyon takibi, böbrek ve karaciğer tahlilleri, yılda bir kez de göz muayenesi ve efor testi yapılmalıdır.
Kan şekeri düzeyi normalden yüksek seyreden hastalarda zamanla şeker hastalığına bağlı komplikasyonlar ortaya çıkmaktadır. Bundan dolayı kan şekeri örneğin 200-300 civarında seyreden bir hasta, kendisi hiçbir rahatsızlık hissetmese bile komplikasyonlar yönünden risk altındadır. “Benim normalim bu” veya “olsun bana bir zararı yok” gibi değerlendirmeler doğru değildir. O anda bir rahatsızlık vermiyor olsa bile 3-5 yıl sonra ya göz, ya böbrekler ya da diğer organlar yüksek kan şekerinden dolayı hasar görebilecektir.
Takiplerde:
Açlık kan şekeri 90-110 civarında
Tokluk kan şekeri (2. saat) 140-160 civarında
Hemoglobin A1c 7'nin altında
LDL (kötü kolesterol) 100'ün altında
Trigliserid (kan yağı) 150'nin altında
Tansiyon 125/80 ve altında olmalıdır.
Özet olarak; diyabet tamamen iyileşen, vücuttan kökü kazınan bir hastalık olmayıp, ömür boyu devam ettiği için, şeker hastaları öncelikle hastalıkları hakkında bilgi sahibi olmalı, ilaçlarını düzenli kullanmalı, uzun süre uygulanabilirliği olan bir diyet ve egzersiz programı edinmeli ve doktor kontrollerini aksatmamalıdırlar.