DOKU VE ORGANLARI YENİLEYEN TEDAVİ YÖNTEMİ: KÖK HÜCRE

DOKU VE ORGANLARI YENİLEYEN TEDAVİ YÖNTEMİ: KÖK HÜCRE

Canlılık serüveni, tek bir hücre ile başlar. Bu hücre, vücuttaki diğer bütün hücreleri oluşturabilme yeteneğindedir. Aslında başlangıçtaki bu hücre çok daha güçlüdür. Uygun uyaran ve ortamda bir doku, bir organ veya bir hücre grubunu oluşturmaktan çok daha fazlasını yapabilme kapasitesinde olup yeni bir birey oluşturabilir. Tek yumurtadan gelişen, genetik yük olarak birbirinin aynı olan ‘tek yumurta ikizi kardeşler’ çok güçlü olan bu bir tane hücreden köken almaktadır.

DOKU VE ORGANLARI YENİLEYEN TEDAVİ YÖNTEMİ: KÖK HÜCRE

Bölünüp Farklılaşan Hücreler Dönüşüm Potansiyellerini Kaybeder

Oluşan ilk hücre bölündüğünde, yeni bir birey oluşturabilecek güçte hücreler oluştururken bu hücrelerin bölünmesinden oluşan hücreler yeni birey oluşturamaz çünkü hücreler bölündükçe aynı zamanda farklılaşmaya başlarlar. Hücreler bölünüp farklılaştıkça dönüşüm potansiyelleri azalır. Hücrelerin dönüşüm potansiyellerine ‘potens’ denilir. Potens; güç, kudret demektir. Sperm ve yumurtanın birleşiminden oluşan ilk hücre, tek yumurta ikizi gibi bir birey oluşturma kudretindeyken bu hücre bölünüp farklılaşarak deri hücresi, karaciğer hücresi gibi kendinden sonra başka hücreye dönüşme kudreti olmayan son hücreye kadar dönüşür.

Plasentayı Oluşturan Hücrelerin Eşsiz Rolü 

Memeli canlılarda, o canlıyı var etmek için bölünüp çoğalan hücreler kadar önemli bir başka hücre grubu daha vardır. Bu hücreler plasentanın oluşturulmasında görev alan hücrelerdir. Plasentanın oluşturulması için ilk zamanlarda farklılaşarak ayrılan bu hücreler, çevresel bir yapı oluşturup bebeği oluşturacak olan hücrelerin etrafını sararlar. Bu hücreler, bölünüp çoğalarak embriyo haline dönecek olan hücre kitlesinin rahim duvarına tutunmasını ve daha sonra da damar ağı oluşturarak bebeğin beslenmesini sağlayacak olan hücrelerdir. 

Bir bebeğin oluşması her aşamasıyla farklı bir mucizeyken, yabancı bir dokunun anne rahmine tutunması ve orada beslenip yaşamasına devam etmesi apayrı bir mucizedir. Bu mucizenin gerçekleşmesinde plasenta ve plasentayı oluşturan hücreler görev alırlar.

En Sık Kullanılan Hücre Grubu: Mezenkimal Kök Hücre

Bugün dünya üzerinde gerçekleştirilen kök hücre tedavilerinin yarısından çok daha fazlasında plasentadan elde edilen kök hücreler kullanılmaktadır. Mezenkimal kök hücre olarak adlandırılan bu hücreler ‘multipotent’ yani diğer bazı hücreleri oluşturma kudretinde olan hücrelerdir. Bu hücreler tamamen anneye veya tamamen bebeğe ait olmadıkları için aidiyetleri farklıdır. Doku/hücre reddine neden olan immünite yani bağışıklık sisteminde reaksiyon gelişmesine neden olmadıkları için kök hücre tedavilerinde sıklıkla kullanılmaktadırlar. 

 

Kök Hücre ile Birçok Alanda Etkin Tedavi

Kök hücreler hasarlanmış hücre ve dokuların tamir edilmesinde, bağışıklık sisteminin düzenlenmesinde, hücre reddinin tedavisinde, beyin ve sinir hücrelerinin gelişimlerinin uyarılması gibi birçok alanda kullanılmaktadır. Tıbbi bilinen isimlerle ifade edilecek olursak:

  • Diz ve kalça kireçlenmeleri,
  • Kaynaşmayan kemik kırıkları,
  • Yatak yaraları,
  • Otizm,
  • Serebral palsi,
  • ALS,
  • MS,
  • Parkinson,
  • Alzheimer,
  • Kadınlarda azalmış yumurtalık rezervi,
  • Erkeklerde kısırlık ve iktidarsızlık,
  • KOAH, 
  • Kalp yetmezliği,
  • Böbrek yetmezliği gibi birçok endikasyon ve hastalıkta kök hücreler kullanılmaktadır.  

Kök Hücre Tedavisinde Çeşitlenen Yaklaşımlar

Kök hücre uygulamaları intravenöz (IV) denilen yol ile verilebilirken doğrudan ilgili doku ve organa da verilebilmektedir. Örneğin; beyin hasarlarının iyileştirilmesi için beyin omurilik sıvısına veya kalp hasarının azaltılması amacıyla kalp kasına veya koroner arterlere verilebilmektedir. Bunlar dışında doğrudan diz kalça eklemine, gözün arka kamarası denilen vitreye veya göz sinirinin hemen altına, kadınlarda yumurtalıklara, erkelerde testis gibi farklı doku ve organlara lokal olarak da uygulanabilmektedir.

Farklılaşma ve Salgı Üretimi Yoluyla Hücresel İyileşme

Kök hücreler uygulandıkları bölgede iki şekilde etkilerini gösterirler; ya farklılaşarak ilgili dokudaki hücrelere dönüşürler ya da dokuda yerleşerek dokudaki diğer hücrelerin bölünmelerini, düzenlenmelerini teşvik etmek için salgılar üretirler. Kök hücrelerin bu salgılarına Exosome denilmektedir ve gün geçtikçe veziküller bu yapıların bilinirliği artmaktadır. Hücre kullanılmadan kök hücre etkisi elde etmek amacıyla sıklıkla kullanılmaktadırlar.

 

Kıkırdak Hasarlarında Sık Kullanılan Yöntem

Kök hücre uygulamalarının bugün için en başarılı olduğu alanları değerlendirdiğimizde; kireçlenme olarak da isimlendirilen kıkırdak hasarlanmalarının tedavilerinde sıklıkla kullanıldığını görmekteyiz. Özellikle kişinin kendi kıkırdak dokusunun kullanıldığı tedavilerde büyük başarı elde edilmiştir. Diz veya kalça eklemine verilen mezenkimal kök hücre veya exosomelar; ağrının azalması, kıkırdak dokusunun yenilenmesi ve enflamasyonun azalmasında etkili oldukları birçok bilimsel yayında raporlanmıştır.

Kas iskelet sistemi hasarları dışında anne karnında veya doğum ve doğum sonrası özellikle beyin sinir sistemi gelişiminde sorunlar yaşamış olan çocuklarda da semptomlar düzeyinde iyileşmeler olduğu bilimsel yayınlarda bildirilmiştir.                                 

Tedavisi Mümkün Olmayan Hastalıklar İçin Yenilikçi Tedavi Seçeneği

Kök hücre tedavileri dünya üzerinde Amerika, Avrupa, Uzak Doğu, Latin Amerika gibi her coğrafyada çalışılmaktadır. Kök hücre uygulamalarının bazı hastalıklar için Amerika, Kanada, Güney Kore gibi ülkelerde onay alındığını bazı hastalıklar için de devam eden klinik çalışmaları olduğunu görmekteyiz. Rejeneratif Tıp olarak adlandırılan bu alanda, kimyasal ilaçlar yerine biyolojik unsurların kullanıldığı tedavi protokolleri gelişeceğini, doku/organ gibi yapıların üretilebileceği ve bugün için tedavisi mümkün olmayan hastalıklar için tedavi seçeneği olacağı öngörülmektedir.